Birkaç aydır blog, instagram ve youtube üzerinden içerik üretmeye çalışıyorum ve bunu düzenli larak yapmaya gayret ediyorum. Ancak günlük hayatın akışında sık sık sekteye uğrayabiliyor. Hal böyle olunca ben de bu yaptıklarıma ek olarak düzenli bir şeyler yapmaya karar verdim ve #MeraklısınaPsikoloji konsepti altında her gün (ya da iki günde bir) psikolojiye dair bir tane konuda, kısa ve çok detaylara girmeden yazılar yazmaya çalışıyorum. Bu yazı da bu serinin ikinci yazısı, umarım uzun süre devam edebilir. Bu yazıda da beynimizin değişim kapasitesinden yani nöroplastisiteden kısaca bahsedeceğim.
Beynimizin sadece %10’unu kullanıyoruz geyiğinden sonra belki de beyin konusunda en çok duyduğumuz şeylerden biri de beyin çocuklukta gelişiyor sonrasında hop diye duruyor fikri. O yüzden de “çocukken ne yaptın yaptın abi sonrasında yetişkinlikte ne yapsan boş” düşüncesi hakim. Ancak bilim bu yanlış bilgiyi çok uzun zaman önce geride bıraktı. Artık net bir şekilde biliniyor ki beynimiz nerdeyse her yaşta değişiyor. Beynimizin bu değişim kapasitesine nöroplastisite deniyor.
Nöroplastisite; çevremizle etkileşim ve yaşadığımız deneyimler sonrasında beynimizde meydana gelen fizyolojik değişimlere denir. Beynin bu değişimi/gelişimi ana rahmindeyken başlar ve ölene kadar da çevredeki etkileşim aracılığıyla devam eder.
Evet beynimiz yeni bir şey öğrendikçe, bir olayla bir durumla karşılaştıkça kısacası hayatımız devam ettikçe yeni bağlantılar kuruyor fiziksel yapısını değiştiriyor. Hatta eğer şuan bu yazıda bu cümleye kadar okuduysanız geçen süre boyunca belki de milyonlarca yeni bağlantı kuruldu beyninizde. Peki nereden çıktı bu her şey çocuklukta olur sonrasında gelişme durur gibi anlayış derseniz… Nöroplastisite dediğimiz şey yani değişim ve yeni bağlantıların kurulması süreci bebeklikte ve özellikle de 2 yaşa kadar muazzam bir kapasitededir. Ufacık şeylerde bile müthiş bir gelişim olabilir. O yüzden de bebeklikte ve çocuklukta bazı becerileri kazanmak ve öğrenmek çok daha kolay olabilir.
Bu durum demek değildir ki örneğin yeni bir dili sadece çocukken öğrenebilirsin ya da bir müzik aleti çalmaya illa 5 yaşında başlamalısın. Daha ufak ya da daha büyük pek çok örnek verilebilir bu yanlış düşünceye. Günümüzdeki veriler gösteriyor ki bu inancımızı güncellemeliyiz. Kısacası beynimizin yani bizim değişim ve gelişimimiz ömür boyu devam eden bir süreç. Ancak sadece 2 yaşındaki bir bebek ile 65 yaşındaki birinin aynı hızda olmayacağı aşikar. Dolayısıyla bence 25 yaşından sonra bizim için tren çoktan kaçtı gibi bir anlayış yerine beynimizin kapasitesini fark edip sadece nasıl ve ne kadar çalışmamız gerektiği durumuna odaklanmak daha verimli olabilir.
Burada bir uyarıyı yapmakta da fayda var. İçine bilimsel kelimeler karıştırılmış sahtekarlıklara da dikkat etmek gerekiyor. Yani nöroplastisite ile 3 seansta hop diye tüm dertlerinizi unutturuyor ve size bambaşka ufuklar açıyoruz. Üstelik sadece 99 lira gibi sahtekarlıklara da dikkat edin derim.
Sadece yanlış olandan bahsetmek doğru olmaz doğru olanı da tanıtmak ve önermek gerekir. Beynimizi ve kapasitesini anlamak üzere, herkesin anlayabileceği bir dille yazılma çabasıyla kaleme alınmış bir kitabı da sizlere kesinlikle tavsiye ediyorum: Sinan Canan-Değişen Be(y)nim
Sizlerle hala tanışmamışsak Hakkımda sayfasından benimle alakalı daha fazla bilgiye sahip olabilir, Instagram hesabımdan beni takip ederek ya da YouTube kanalımı ziyaret ederek farklı içeriklere ulaşabilir, abone olabilirsiniz. Yine soru, görüş ve önerileriniz için de sosyal hesaplarımdan bana ulaşabilirsiniz.